yeraltıedebiyatı

__________________________________________________________

yeraltıedebiyatı
beş para etmez hikayeler | hoşa gitmeyecek anılar | uyduruk şiirler |
her şeye rağmen | hayatta kalma mücadeleleri |
açılmayan yerler | verilmeyen haklar | görülmeyen şeyler |
köşebaşı kavgaları | bi sarımlık cigaralar | yalnızlık |
anlatamayış | arayamayış | bulamayış | ve daha niceleri
-uzaklaş, durma kaç!

__________________________________________________________

21 Ağustos 2014 Perşembe

yakılandan düş

az önce yanımdakini aldı. bunu biraz aydınlıktan biraz da sarsılmamızdan anlıyorum. öbürleri ve ben belirlenmiş kaderimizi mütemadiyen bekleyeceğiz, biliyoruz, farkındayız. var edilişimizin yegâne sebebi bu. hepimiz sonucunu bildiğimiz ama zamanını kestiremediğimiz o şeyi bekliyoruz.

ve tekrar,
depremi hissediyorum.
bizi belki özgür kılacak belki yok edecek,
ama değişecek olmamız kesin.

bu sefer aydınlık yok, sanırım vakit gece. o, iki sıra yanımdakine uzanıyor. seçilen mutlu ya da mutsuz değil, sadece seçilmiş. tam seçemiyorum ama gördüğüm kadarıyla bu işte: "sadece seçilmiş", bu kadar.

özümün tam olarak ne olduğunu bilmiyorum. hissettiğim şeyse çok hafif, sanırsın binlerce kuş kanadı var içimde. sonra her şey toz duman oluyor.

tekrar sarsılıyoruz.

hiç geri gelen olmadı, seçilenler asla dönmüyorlar. acaba bu sefer beni mi seçecek? bilinmezlik her zaman korkutucudur. ihtimal fazla çünkü epey azaldık, sonun yaklaştığını hiç böyle somut görmemiştim. bence onlar da ilk defa gördü, herkes birbirine baktı.

ilk defa bu kadar sarsıldık, öyle ki seçilme noktasına doğru yuvarlanmaya başladım. zemin titriyor ve hafif bir buruşma sesi, hışırtı, son yaklaşıyor.

yine seçilen ben değilim. şanslı ya da şanssız da değilim, sadece seçilmedim işte. ama sıkılmaya başladım, belirli bir sona giderken bekleyişin pek bir manası kalmıyor.

dışarıdan bazen belirli belirsiz müzik geliyor, uçmak istiyorum sanki bulutlar kadar ağırım. bakıyorum kimse kalmamış, sadece ben varım. işte bu güzel, statüm gereği beni sahip yakacak. bilirsiniz: paketin son dalı alınmaz.
...



28 Ağustos 2013 Çarşamba

pinokyo/k

hayat verilmeyi bekleyen Pinokyo taslağı
tahta tahta tahta ve soğuk civatalar
canlılık adına bulundurulan hiçbir şey
Pinokyo'dan geriye kalan
beklenen bir peri
gelmeyen bir peri
tahta tahta tahta ve soğuk civatalar
Pinokyo'dan
geriye kalan.

elbette

elbette hatırlıyorum ellerini
saçların saçların saçların
sanki koca bir sırrı barındırır
baktıkça gözlerimi arındıran
saçların saçların saçların

elbette hatırlıyorum ellerini.

24 Temmuz 2013 Çarşamba

burası aşikar


aksine beklemek;
aşina olamamaktır hiçbir şeye.
beklenene bile,
beklemeye bile;
aşina olamamaktır,
burası aşikar.

bak,
burada bir adam var.
satır aralarına sıkışmış,
bütün kelimelerin ardında,
bir adam var burada;
satır aralarına sıkışmış.
burası aşikar.
burası aşıkane.
-burası aşıkhane.

bir çığlık atsam kaç müsvedde susar?
kaç mahluk kulağını tıkar,
bir çığlık atsam?
kaç insan duyar,
biraz daha sussam;
kaçınız görür,
kaçınız?
-kaçınız.

aksine beklemek;
aşina olamamaktır hiçbir şeye.
hangisi kırılır, suratımı ekşitsem,
aynalardan?
hangisi yüzümü eskitmez?
-buraya uygun kelime bulamadım.
burası aşikar.

ardına sığınacak fazladan kelimeler...
gizleniyorum,
neyden susuyorum bilmeden.
biraz daha saklanıyorum,
sanki saklandıkça aklanıyorum,
ardına sığınacak fazladan kelimeler...
-kaçınız, lütfen siz de gidiniz.

bu kadar yeter artık,
korkarım ben ifşa olmaktan.
irtifa kaybediyorum, ama ilk defa değil.
çıplak görünmekten korkarım ben,
yüzüme takacak maske bulamadım daha.
bu kadar yeter artık;
irtifa kaybediyorum,

ama ilk defa değil.
burası aşikar.


19 Temmuz 2013 Cuma

birdenbire


şimdi şu sokağın köşesinde karşılaşsak diyorum.
ama biliyorum: öyle bir şey olmayacak.
ikimizden biri bu şehirde değil, biliyorum:

bu kentteki hiçbir sokak sana çıkmayacak.
ben yine mazgallara baka baka geçeceğim.
ölü yapraklar göreceğim, ayaklarım altından
gülümseyeceğim.

biraz da şu bankta susayım, belli mi olur?
kimse duymasın diye biraz daha bağırmalıyım,
yapraklar yere düşmeli ki kuşlar kıskansın.
yağmur, biraz daha yağmur, yokuşlar ıslansın.

ama biliyorum:
ikimizden biri bu şehirde değil.
belli mi olur?
...

16 Temmuz 2013 Salı

çıkmaz sokak lambası


gözlerimin önünde patlayan duvarlara göz kırpıştırıyorum.
çıkmaz bir sokak lambasına dönüşüyorum aniden,
artık kendim kendimi çıkaramaz buradan.
yol şeritleri sıklaşıyor,
ve ben daha da sıkışıyorum.
çıkmazlardayım.
artık kendim kendimi çıkaramaz buradan.
gözlerimin önünde patlayan duvarlara göz kırpıştırıyorum.
...


15 Temmuz 2013 Pazartesi

yine aynı sokağın akşamında

yine aynı sokağın akşamında,
ruhumu serpiştiriyorum yollara,
yine aynı sokağın akşamında,
yalnızım bir başıma.
yanıma bir paket mutluluk alıp,
üflüyorum bulutlara gözlerimi kapatıp.
yine aynı sokağın bir başka akşamı,
her yerde aynılık, aynılık.