
parşömen kılığına sığınmıştı bir ruh.
kalem pek bir kırgın duruyordu.
şöminenin bayağı şöhreti karşısında,
taş ocağını kimse yakmaya yeltenmezdi.
şimdiki hayatımız tam da böyleydi işte.
şömine değiliz.
parşömen değiliz.
bizler kalemiz, karanlığa kırılmış.
taş ocağız, yıllardır yakılmamış.
bekliyoruz.
gelmeyecek birilerini bekliyoruz.
her şeyi onun gelmeyişine erteliyoruz.
söylüyorum sana;
o gemi gelmeyecek,
o ocak hiç ateş görmeyecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder