yeraltıedebiyatı
__________________________________________________________
yeraltıedebiyatı
beş para etmez hikayeler | hoşa gitmeyecek anılar | uyduruk şiirler |
her şeye rağmen | hayatta kalma mücadeleleri |
açılmayan yerler | verilmeyen haklar | görülmeyen şeyler |
köşebaşı kavgaları | bi sarımlık cigaralar | yalnızlık |
anlatamayış | arayamayış | bulamayış | ve daha niceleri
-uzaklaş, durma kaç!
__________________________________________________________
yeraltıedebiyatı
beş para etmez hikayeler | hoşa gitmeyecek anılar | uyduruk şiirler |
her şeye rağmen | hayatta kalma mücadeleleri |
açılmayan yerler | verilmeyen haklar | görülmeyen şeyler |
köşebaşı kavgaları | bi sarımlık cigaralar | yalnızlık |
anlatamayış | arayamayış | bulamayış | ve daha niceleri
-uzaklaş, durma kaç!
__________________________________________________________
14 Aralık 2012 Cuma
yek
"Ben başka filozoflar için yazmıyorum. Geleceği temsil edecek sayılı bir kaç insan için yazıyorum. Ben topluma karışıp onların arasında sürecek bir yaşamdan söz etmiyorum. Toplumsal ilişki kurma yeteneğim, başkalarına duyduğum ilgi ve güven; bunlar çoktan köreldi. Tabii, bunların bir zamanlar var olduğunu varsayarsak. Ben hep yalnız bir insan oldum. Her zaman da yalnız olacağım. Bu kaderi kabul ediyorum."
En gerilerdeki geçmişime baktığımda bile içimdeki boşluklardan korktuğumu hatırlıyorum. Bu yalnızlığım insanların var ya da yok olmasıyla ilgili bir şey değil, ne demek istediğimi anlıyor musunuz?
"Ve size yine her zamanki kadar, her insanın mahkûm olduğu kadar yalnızsınız demek istiyorum."
Bazen yaşamın o kadar içini görebiliyorum ki birden doğrulup çevreme baktığımda yanımda kimsenin olmadığını, bana eşlik eden tek şeyin zaman olduğunu görüyorum. Ben açgözlü biri değilim, kalabalığa yazmıyorum. Ve sabretmeyi biliyorum. Belki benim öğrencilerim henüz dünyaya gelmediler. Benim günlerim yarından sonraki günler.
"Bazı filozoflar ölümlerinden sonra doğarlar!"
Derin yalnızlığımda sık sık kendi kendime konuşurum. Ama fazla yüksek sesle değil, kendi sesimin boş boş yankılanacağından korkarım. Bu boşluğu dolduran kişi; tek kişi 'O' olmuştu.
"Sonra bu boşluğumda kalakaldım, yine."
O'na hiçbir şeyden bahsetmemeliydim. Beni anlaması mümkün mü? Ben bile kendimi anlayamıyorum.
Siyah beyaz bir yaşam, hiç renk yok, her şey karartılmış, şimdiki zaman da gelecek de; burada olacağım, beni burada bulacaksınız; her zaman! Tam burada, bu noktada, bu giysilerle, günden güne kararan ve kuruyan bu yüzümle.
(ne hissediyorum ki?)
Kendimi yerkabuğunun derinlerinde -var- oluşun merkezinde hissediyorum. Tam olmak istediğim yerde duruyorum. Yaşam ya da amaç hakkında soru sorulmayan bir yerde; merkezde, emniyetli bir yerdeyim. ''Onun güzelliği bana sonsuz emniyet sağlıyor.''
Yaşama amacı -benim amacım, hedeflerim, yaşamayı anlamlı kılan her şey- hepsi şu anda bana çok saçma geliyor. Bu saçmalıkların peşinden nasıl koştuğumu, bir daha gelmeyecek bir hayatı bunlar için nasıl harcadığımı düşündükçe korkunç bir ümitsizlik çöküyor içime.
sözlerime burada son
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder