yeraltıedebiyatı

__________________________________________________________

yeraltıedebiyatı
beş para etmez hikayeler | hoşa gitmeyecek anılar | uyduruk şiirler |
her şeye rağmen | hayatta kalma mücadeleleri |
açılmayan yerler | verilmeyen haklar | görülmeyen şeyler |
köşebaşı kavgaları | bi sarımlık cigaralar | yalnızlık |
anlatamayış | arayamayış | bulamayış | ve daha niceleri
-uzaklaş, durma kaç!

__________________________________________________________

27 Ocak 2013 Pazar

ışığımı çalan ilham perisi

ilham perilerim uçup gitti
lerim çok oldu
ilham perim olsun o
ucup gitti karanlığa.
hiç giderken vedalaşmadı
ben gidiyorum bile demedi
demesini isterdim.
çünkü seni bırakıp gidince karanlığın içinde
öyle armut gibi kalıyosun ki orda.
kıprayamıyorsun
karanlıkta gezdin mi hiç
ya da durdun mu
ya da karanlıkta bahçeye felan gittin mi
o çimenlikler,
o güzelim ağaçlar
nasılda birer canavara dönüşüyor haberin var mı
ışıksızlık çok kötü
ışığını çalmaları da çok kötü.
ve ben bu yüzden bekliyorum
o armut gibi kaldığım yerde bekliyorum
hayli zamandır yapıyorum bunu.
elimde fener var.
karanlıktan korunmak için.
fakat yanmıyor
ışığını ilham perim söndürdü ve kikirdeyerek kaçtı
evet
böyle sesi yankılana yankılana
kaçtı.
gitti.
puff.
yok oldu.
şimdi orada bekliyorsam eğer,
karanlıkta hareket edemediğim için mi bekliyorumdur
yoksa o perinin geri gelmesini mi bekliyorumdur
ya da ben ne halt ediyorum orda
orda kendime bir medeniyet kurdum
bir sandalyem var
tahta kuruları kurutmuş her yanını
onun üstünde oturuyorum
önümde adeta mantarlardan yapılmış bir masam var
üzerinde küflenmiş şarap şişesi ve tozlu kadehler var
sonra yıllardır aynı sayfasını okuduğum kitabım var
ah evet, hep orayı okuyorum
kaç yıl oldu bilmeden, ısrarlar orayı okuyorum
üzerince örümceklerin pıtıpıtı gezdiği kitabım.
sonra kalemim ve defterim var.

bunlar boş
aslında yazmak için varlar
ama yazmaya başlayamayacak kadar korkuyorlar
kalem yazmaktan korkuyor
defter bu kadar yükü taşıyamamaktan korkuyor
herkes korkak
o kadar korkak ki
içinde bulunduğumuz duruma da bu yüzden geldik,
geldim.
bu korku neyin korkusudur
sudan korkmuyoruz
karabiberden korkmuyoruz
bu korku,
reddedilme korkusu mudur
yoksa bana gülerler korkusu mudur
bilmiyorum.
ahmağın tekiyim ben,
hiçbirşey bilmiyorum
ama bu korku yüzünden orada beklediğimi biliyorum
yıllardır orada beklediğimi biliyorum
beni o ıssız çöle hapseden ben değilsem, neden ben oradayım
bu haksızlık değil midir
böyle bir şeyi kim ister ki
bırakın da diğerleri gibi olayım, bırak diğerleri gibi olayım
ben bunu istemiyorum
bende onlar gibi uyumak istiyorum
güzel rüyalar görmek istiyorum
ben uyanmak istemiyorum
çünkü uyku güzeldir
uyanmak gözleri yorar
uyurken mutlusundur
gülersin
uyurken güvendesindir
ama uyandığında öyle değilsin
neden kulağımdan çekip uyandırdın ki beni
bunu yaparken ki niyetin iyi miydi
kötü müydü
bunun benim açımdan iyi olacağını mı düşündün
ah sen beni hiç düşündün mü
sanmıyorum
hatta bundan eminim.
umrunda olmadığımı biliyorum
ve hayatta tek bu umrumda.
başka hiçbir şey umrumda değil
ama sen neden umrumdasın ki
bir şeyler yanlış burada
belki de, karanlıktan kurtulmamın tek nedeni sen olduğun içindir
aksi halde orada kalırım
ölene kadar
dururum orda.
zaten artık oraya yerleştim.
kitaplarım da var
üzerince pıtı pıtı yürüyen örümceklerim.
ah, hepsiyle dost oldum sen yokken
artık alıştım buralara
gelip de düzenimi bozma ne olur
korkuyorum
önceden
gelmemenden korkardım
şimdi ise gelmenden.
garip.

çünkü geldğinde,
yeni bir yolculuğa çıkmak için
ihtiyacım olan güç
yok artık
harcadım onu
bozdurup bozdurup sattım
hediye ettim
satmadım
hayır, satmadım.
hediye ettim, dağıttım herkese
benim bir işime yaramıyor bunlar dedim
ben artık istemiyorum onları dedim
bunları yaparken senin geleceğini bilmiyor muydum?
gelmeyeceğinden emindim belki de.
evet
gelmeyeceksin.
ama ben bekliyorum.
bu yüzden aptal olabilir miyim.
belki de.
hayır hayır, evet ben aptalım.
gelmeyeceğini bildiğim halde ki hiç gelmeyeceksin.
ben bekliyorum seni.
peki sorarım sana,
eğer beklemesem, ne yapacağım ki.
beklemekten başka ne yapacağım.
sevgimi yüceltmek için.
kanıtlamak için.
fedakarlıklar olmasa neyin değeri olur ki.
olmaz.
hiçbir şeyin değeri olmaz
bu yüzden bekliyorum işte.
aynı yerdeyim.
ayağıma o çalı dokunuyor hala
yerdeki çalı ve otlar
karanlıktan göremiyor muyum sanıyorsun
görmek için ışığa gerek var mı
gerçekten görmek için.
yok.
onlar benim dostlarım.
sen yokken hep onlarla takıldım
onları da uyandırdım.
sen beni, ben onları
ve şimdi, seni çok iyi anlıyorum
beni uyandırdığın için sana sinirli olabilirim
ama ben de onları uyandırdım.
ve şimdi anlıyorum seni
neden uyandırdığını anlıyorum
gerçekler acıdır.
öyle miymiş
lanet olsun ben bunu da bilmiyorum.
tek bildiğim şey senin ışığımı alıp gitmen
ve sen.
başka bir şey bilmiyorum
bu yüzden çok sinirliyim
çünkü başka şeyler de düşünmek isterdim
mesela

neden ahtapotların kemikleri yok
bunu düşünmek ister miydim
bunu da bilmiyorum
artık, başka bir şey düşünmek istiyorum
içinde sen olmayan birşeyler düşünmek istiyorum
çünkü bu devam ettikçe, ben kafayı yiyorum
evet, yiyorum kafayı.
ama bir dakika
kafayı yemek için önce sağlam bir kafaya ihtiyaç var.
bu yüzden, ben kafayı yiyemem
çünkü zaten yedim
yediğim şeyi bir daha yemekten nefret ederim
bu yüzden her gün elmalı turta yemem
sıfır üç beş altı
neden ölçüyorum ki her şeyi
ve ben neden terlediğimi de bilmiyorum
saate bakıyorum, hiç bir anlamı yok
ne yani
evet bu kadar saçmalıklarla dolu biri miyim
onu da bilmiyorum
bu anlattıklarımda gerçeklik payı var mı
onu da bilmiyorum
kendi yaşamışlıklarım var mı,
onu hiç bilmiyorum
ben böyle biri değildim
yakın bir tarihe kadar
şimdi neden böyle oldu onu da bilmiyorum
sanırım o peri yüzünden
ışığımı alıp kaçan peri
kaçarken kikirdemişti
çok güzel bir kikirdeyişti
hayrandım
ve hayranım.
ben böyle biri değildim
hep o peri yüzünden
bu yazdıklarımda hiçbir gerçeklik payı yok desem yalan söylerim
yalan söylemek ne bilmiyorum
ve az önce şunu sordum kendime
profil fotoğrafını değiştirirken
bir makaleyi okuyabilir misin?
düşündüm biraz.
okurdum evet.
ama bu çok sahte bir okuma olurdu sanki
ya da atlayarak okurdum
belki de hiç okumazdım
neden okuyayım ki
makaleler sıkıcı olur ne de olsa
önyargı da böyle birşey
bir kere damgayı yeyince kurtuluşun yok
gözlerim kan çanağı gibi mi oldu şu an
olsun banane.
ben uyumak istemiyorum
ben yazı yazmak mı istiyorum
ben konuşmak istiyorum
kendi kendime konuşmak
çünkü
beni en iyi kendim dinlerim
ve kendim anlarım.

bir şeyi anlattığında insanlar ne kadar ağır olursa olsun
hafife alırlar
ama eğer anlatmazsan,
en kötü ihtimali düşünürler
bu böyledir
ve birisi birine neden üzülür
onu da söyleyeyim
mesela biri trenin altında kalmış olsun
feci bir ölüm şekli öyle mi?
peki neye göre feci.
sen kendini o adamın yerine koydun
ve kolunun bacağının parçalara ayrıldığını hayal ettin
ve sonra kendine dedin ki aman allahım bu nedir
çok kötü çok.
ve kendine acıdın
o herife değil
onun yerine kendini koydun,
ve mantığın çok acıması lazım dediği için üzüldün ona
bunu da niye anlattım galiba hayatım boyunca anlamayacağım
hep o peri yüzünden
ağzım dilim kurudu
iyi de yazıyorum sadece
konuşmuyorum ki
içten konuşunca acaba yine de kuruyor mu insanın ağzı
su içmeliyim
evet su.
artık neden su içtiğimin bir önemi de yok
yani su içerken yaşamdan zevk almıyorum
su tatlı falan da gelmiyor
acı da değil
sadece su.
içmem gerektiği için içiyorum
nefes almam gerektiği için nefes alıyorum
bütün bunlar o peri yüzünden belki.
neden yaptı ki bunu bana
kim neden başka birini karanlıkta bırakır ki.
o peri, eziyet etmekten zevk alamayacak kadar kadındı
neden yaptı o halde bunu
lanet olsun onu hiç bilmiyorum
bütün bunları yazdım belki
yazıyorum şu an
havaya girdim tam olmasa da az çok
bunları içinden geldiği için yazıyorum
bak şu an hiç zorlamıyorum kendimi
çünkü aslında her an böyleyim
böyle mal biriyim
içimde bir salak var
hiç susmuyor
hiç.
yok periymiş yok ışıkmış
yahu banane diyorum
benim bütün bunlar umrumda değil diyorum
ama hiç susmuyor
şimdi, bütün bunların sebebi o peri mi
peki diyeceksin ki
nasıl izin verdin buna
aslında demezsin böyle bir şey
ama ben öyle istedim şimdi
o yüzden dersin belki.
o peri çok mu güçlü
hayır
aslında tam olarak onu da bilmiyorum
ama,
hayır
hiç değil
tam tersi
tamamen güçsüz
tamamen
işte bu beni yiyip bitiriyor
aciz kılan şey bu mu onuda bilmiyorum
beni onun karşısında aciz kılan şey nedir
çok güçsüz
ve bu yüzden güçlü

oysa ben
ahmağın tekiyim karşısında
öyle böyle değil
karşısında mavi yeşil alg bile değilim
değilim
bunun nedenini de bilmiyorum
ben hiçhir şey bilmiyorum
bilmek umrumda mı onu da bilmiyorum
buradan nası çıkacağım onu da bilmiyorum
buraya hapsoldum
çıkış yolum var mı başka
sesimi duyan var mı onu da bilmiyorum
ayağıma dokunan çalı ve otlar ne kadar anlamıştır ki beni
ahh, anlasalar dururlar mı öyle
bi anlasalar, anlamıyorlar
anlasalar yerlerinden kalkacaklar işte
ama yok
onlarda aptal
belki de başka bir peri de onları hapsetti oraya
ışıklarını çaldı.
ben ışığımı geri istiyor muyum onu da bilmiyorum
aslında ışığım ondayken mutluyum
bunun nedenini de bilmiyorum
çünkü artık bana ihtiyacı yok
bu yüzden nasıl mutlu olabilirim
bu saçmalık değil de nedir
ama mutluyumdur
çünkü o benim ışığım
ışığımı çaldı, benim ışığımı
bundan güzel ne olabilir
o elinde tuttuğu benim ışığım
şu an.
belki de inanmamıştın yazarım dediğimde
bak kaç saat oldu
hala yazarım
çünkü
orada yeterince bekledim
hala bekliyorum
yeterince düşünecek vaktim var
ve düşündükçe yazarım da
ama o içimdeki herif sussa iyi olur
çünki karıştırıyorum
bazen.

seslerimiz çok benziyor
sus içmeliyim
su diyecektim
o içimdeki dingile sus derken bak noldu gördün mü
sus da içmeliyim
belki de susmalıyım
hatta büyük ihtimal pişman oldun yaz dediğine
evet
bak bunu hissettim
kesinlikle pişmansın şuan
lan bu deliyi nerden başıma musallat ettim demiş bile olabilirsin
tabi lan demezsin sen, hoş gör burayı
şöyle de bir özelliğim var
gözlerim kapalı yazabiliyorum
bu yüzden
aslında şu an uyuyorum
uyurken yazıyorum
bi dakika
bu kesinlikle bir rüya
evet az sonra uyanacağım
yine aynı yerde uyanacağım
her sabah olduğu gibi yine aynı yerde kalacağım
orda güneş felan doğmuyor
ışık yok
tek ışığım o çalınan ışık
o perinin çaldığı
aynı yerde uyanacağım az sonra
sonra mesaime başlayacağım.
bir gün daha bekleyeceğim orada.
evet, belki de oradan hiç çıkamayacağım
orada öleceğim, bunu hissediyorum.
hatta bunu biliyorum.
o lanet mantarlı masanın başında öleceğim.
ve sonra sandalyemi yiyen tahta kurular beni de yiyecek.
afiyet olsun tahtakurular!
yiyin beni!
ben ahmağın tekiyim çünkü
yemelisiniz beni.
beni kimse orda bulmamalı
hele o peri o halde görmemeli beni
yoksa ne diyeceğim ona?
sözümü tutamadım mı diyeceğim?
sen erken öldün, ışığımı geri dönene kadar sana verdim.
ama sana verdiğim sözü tutamadım mı diyeceğim?
hayır
bu olmamalı.
böyle olursa, hüzünlü bir hikaye olur
ben orda ölmemeliyim
veya ölmeliyim
ve tahtakurular da yanımaşımda olmalı
ortada delil bırakmamalılar

beni o halde görmemelisin
sonra ne dersin kendine
ne dersin benim cansız bedenime
ben sana demiştim böyle olacağını, sen inat ettin bak noldu şimdi mi dersin
hayır bu olmayacak
o yüzden şimdi gidip
bütün tahtakurularına tembih edeceğim
size yiyecek buldum çocuklar diyeceğim.
sevinsin garibanlar, tahta yemekten bıkmışlardır
karınları bayram etsin.
ama sen de erken gelecektin.
noldu da gelmedin ki
insan bi haber salar
üflesen duyardım ben
rüzgarla anlaşmalıyım
sen ne desen bana geliyor
ama sen hiç konuşmadın ki
konuşurken hep ağzını kapattın
ben duymayayım diye
öyleyse bu hikaye de sen iyi misin kötü müsün
veya ben neyim!
su içmeliyim
çok olmuş içmeyeli
bunu nerden anladın dersen
kitabımın üzerinde pıtı pıtı gezen örümcek her 1111. turunu attığında su içiyorum
bunu o söyledi
bi tanısan çok komik
tanı bi
gel de tanı
ama bi gel
artık gel
gelmelisin
artık bıktım
artık kendimi kandıramıyorum
avunamıyorum
artık gel
gelmezsen, örümceği nasıl tanıyacaksın ki
çok komikler, lütfen gel
artık tükendim, gel
gelmelisin.
yoksa ölüp gideceğim bak,
ölürsem kavuşabilir miyim ki
onu da bilmiyorum
ölsem seni oralarda nerede bulacağım ki.
hem ben öldüğümde sen buraya gelirsen, işte o zaman n'olacak
o yüzden kılımı bile kıpırdatmadan bekliyorum
en ufak bir anı kaçırmayayım diye
ama artık hiç heyecanlı değilim
duygusuzlaştım artık
sen gelmediğin her süre, bir duygumu daha kaybediyorum.
bunu isteyerek yapmıyorum
tek tek intihar ediyorlar onlar.
yapmayın gelecek diyorum, az kaldı
gelecek.
ama yok, artık inanmıyorlar
ama bi gelsen bak, onlar da sevinir
ama önce gel,
artık çok geç olmadan, gel.
ne yapayım onu da bilmiyorum ki
cesaret denen şey yok buralarda
bir adım atsam kaybolurum
hem o adımı attığımda eğer sen gelirsen ve göremezsen beni
o zaman en kötüsü olur.
bu yüzden tıkılıp kaldım buraya.
cesaret yok buralarda.
kahraman olma durumu felan hiç yok.
film değil bu.
filmdeki kadar gerçek değil
kolay değil öyle
konuşmak kolay değil.
o periyle göz göze geldin mi hiç örümcek
ya sen tahtakuru?
bi dur be oğlum, 2 dk kemirme be!

ya sen, çalı
ayağıma dolanan çalı
sen de görmedin değil mi
ben de görmedim
göremedim.
göremiyorum ki
çok az gördüm
sonra kör mü oldum
kör olduysam hiçbir şey görmemeliyim
o halde ışığımı nasıl görüyordum
yok kör değildim.
kör olmak istemezdim de zaten.
görmek yeterdi
ama gelmedi ki hiç
uzaktan görünse kaçsa son kez
o zaman ölebilirim
ama bunun için önce gelmeli
elimde fener, hala oradayım.
ama önce gelmeli.
artık gelmeli.
lütfen artık, gelmeli.
sesimi duyuyor musun rüzgar.
bütün bu soluduklarımı
kim duyuyor
rüzgar
hey.
sana diyorum.
duyuyor musun beni
yutkunmaktan konuşamıyor muyum
öylemi dersin.
ben oyun yapıyorum size, yok öyle birşey
rüzgar, hani anlaşmıştık senle
hani, bütün bu dediklerimi götürecektin
kulağının yanına kadar.
sende söz vermiştin, onun gibi.
o gelmedi, sen niye götürmüyorsun
olum, senin kastın ney ki canıma.
bir hikayede birden fazla kötü adam olur mu rüzgar.
bak olmuyor, vallahi ayıp ediyorsun.
peki ya sen, sen ayağıma dolanan çalı.
sen ne diyorsun bu konuda.
normalde, gelmesi lazımdı değil mi.
yolda başkalarıyla mı karşılaştı acaba.
yok hayır, böyle bir şey olamaz.
söz vermişti, gelmeli
bizi burda unutup gitmiş olamaz saçmalama.
ne, sen nerden biliyorsun.
bütün gün yanımda pinekliyorsun, nereden biliyorsun.
yalan söyleme, yalan bu.
hayır, sus.
yok öyle bir şey diyorum sana.
söz verdi, gelicek.
söz verdi söz, s-ö-z
şakası olmaz bunun, saçmalama.
bak kafana vuracam şimdi, böyle şaka yapma
ne demek bu şaka değil!
o zaman söyle, nereden biliyorsun, konuş!
kim dedi bunu benden habersiz.
nasıl görmem ben, o kadar kör değilim ki.
ah, tabi ya.
artık iyi göremiyorum.
sürekli karanlık. ışık olmadan kör olur gözler
sürekli ışıkta da kör olur, sürekli karanlıkta da.
evet, sen bunu biliyordun.
evet
neden yaptın ki bunu.
geri gelmeyecek değil mi.
bir daha geri gelmeyecek.
evet, sen bunu biliyordun.
artık ışığa ihtiyacım olmadığını da biliyordun.
kör bir herif napsın ışığı.
ama ben ışığı istemiyorum ki
söz vermişti gelecekti.
neden yaptınız ki bunu.
bir hikayede 2 kötü kişi olmaz ki.
nasıl hikaye bu.
neden yaptınız bunu.
ama söz vermişti
gelicekti.
gelmeli mi.
bilmiyorum k.
ama söz.

gel.

1 yorum: