yeraltıedebiyatı

__________________________________________________________

yeraltıedebiyatı
beş para etmez hikayeler | hoşa gitmeyecek anılar | uyduruk şiirler |
her şeye rağmen | hayatta kalma mücadeleleri |
açılmayan yerler | verilmeyen haklar | görülmeyen şeyler |
köşebaşı kavgaları | bi sarımlık cigaralar | yalnızlık |
anlatamayış | arayamayış | bulamayış | ve daha niceleri
-uzaklaş, durma kaç!

__________________________________________________________

25 Ağustos 2012 Cumartesi

Yalnız Adımlar








Yalnız adımlar ölü kaldırımlar...









Bugün yine bitik bi adam olarak formumdaydım. Yine yürüdüm bomboş ve şuursuzca, ve yine zaman geçsin diye yaşadım. Ve yine sigara içtim, iyi veya kötü, iğrenç veya değil ama içtim ve içeceğim. Şimdi, bi adam neden bu hale gelir? Bu güzel bir soru gibi duruyor, ve cevabı tam olarak kestirememekle beraber bunun senle ilgisi olduğunu düşünüyorum. Aslında bundan eminim, her şeyin nedeni sendin, sensin.

Bu saçmasapan yazıyı buraya yazmamın nedeni de sensin, ve şuandan itibaren kontrol bende değil kadın. Hatta bunu daha da geriye alabiliriz. Sen, kanserli bi hücre gibi zihnime yayılmaya başladığından beri, evet o zaman dilimi buraya ait. Bak ne kadar da üst düzey cümleler kuruyorum gördün mü? -

Yürüdüm ve her köşe başına geldiğimde heyecanlandım, kalbim ritmini artırdı ve umut tohumlarını yeşertti. Her yüze belki sana aittir diye baktım yine, dışardaki insancıklardan belki abaza, hödük yaftalarını yemiş olabilirim ama bu umrumda değil. Bir sürü yüze baktım ama sen ortalarda yoksun kadın. Hatta bu beni fazlasıyla korkutuyor ki artık yüzünün ayrıntılarını hatırlamıyorum, o kadar yaşlandı zihnim, belki de çoktan öldü. Oysa bir kere daha görmek, sadece bir kez, çok şey mi istiyorum ey iyonosfer?

Sana söyleyemediğim her cümleyi biyerlere yazdım. Aslında yazılanlar da son derece yüzeysel, veya yazılabilen diyelim buna. Harfler yetmiyor ve yetmezde, yetmeyecek de. Her geçen gün bir harfi daha öldürüyorsun kadın. Ve artık yaşamı harfler üzerinden sürdüren bir adam için bu iyi değil. Tabi şu var; katil sen olduğuna göre işler değişiyor.

Bak gördün mü neler söyledim yine ve neler yazabildim. Bunları neden yazıyorum buraya, bilmiyorum. Bunu sen biliyorsun kadın. Tabi haberin varsa benden-

Onun gölgesinde yaşayan bir hayalet gibisin. Varlığından habersiz, neler yaptığından ve neden yaptığından habersiz, onun için neleri elinin tersiyle ittiğinden habersiz, nefes aldığından daha doğrusu alamadığından habersiz, uyuduğundan daha doğrusu uyuyamadığından habersiz, ağzına kadar tıka basa onla dolu olan zihninden habersiz, ...

Ne zamandır siyah beyaz yaşıyorum? Yaşamımdan neden renkleri çekip aldın kadın? Çok bencilsin. Kafam karışıyor ve hafızam eskisi gibi değil. Eskiden nasıldı onu da hatırlamıyorum ya, neyse. Bir kez daha görsem, tekrar göğüs duvarlarına vursa ve çıldırsa o yaşlı kalpcik. İstediğim çok şey mi? Bütün bencilliğin el uzatmalarından ve aç gözlülüğünden uzak, ölgün bir istençle sadece bakmaktan mutluluk duymak-

Bu kadarı yeter mi? Sabaha kadar konuşabilirim. Ama şunu biliyorum, sabah kalktığımda hiçbir şey değişmeyecek. Evet bunu biliyorum. Ve sen dişlerini fırçalarken ben yine seni düşüneceğim. Senin aynaya bakıp kendine güldüğünü falan düşüneceğim. Aslında hiç olmayan ben, yine seni düşüneceğim.

Çok mu saçmalıyorum, ah beni mazur gör. Nasıl olsa duymayacaksın beni, beni duyamazsın. Bu yüzden rahatım ya zaten! Yoksa nasıl bu kadar rahat olabilirdim? Sen sanıyor musun ki bunları sana anlatabilirim. Tek bir harfini bile söyleyemem. Neden mi? Çünkü korkağın tekiyim. Hemen uzaklaşırım oradan. Uzaktan, kafamı toprağın altına sokup oradan bakmaya çalışırım. Çünkü aptal herifin tekiyim. Ey dünya sana sesleniyorum, ben aptalım ve kocaman bir hiçim.

sözlerime burada son

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder